Ben çocukken o kadar sessiz ağlardım ki bazen kendim bile fark etmezdim ağladığımı. Çoğu zaman gölgelere saklanırdım. İnsaların içine çıkıncada hep şirin, o başı okşanmak istenen sevimli kız olurdum. Ben hep kendimi nasıl sevdirebileceğimi düşündüm. Hiç kimsen yoksa kendini sevdirmek zorundasındır.
Babalarından şikayet eden kızları can kulağıyla dinlerdim hep. Benim kavga edicek bir babam olmadı. Bana bağırıp çağıracak, sonrada pişman olduğunda gelip ne diyeceğini bilemeyecek bir babam olmadı. Giydiklerime karışan bir babam olmadı. Okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, dinlediğim müzikleri gizlice kontrol eden bir babam olmadı. Eve 5 dakika geç kaldığımda başıma bir iş gelmiş olabileceğini düşünen bir babam olmadı. Erkek arkadaşım olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılan bir babam olmadı. Çevremin beni kötü yola düşürmeye çalışan adamlarla dolu olduğunu düşünen bir babam olmadı.
Bütün kızların vardı kavgalı olduğu bir babası. Ve hepsi bütün o kavgalardan sonra dönüp dolaşıp yine barışmışlar da babalarıyla. Birbirlerini anlamış her şeyi affetmiş eski günlere dönmüşlerdi.
Çünkü bir kızın kalbi her zaman babasına aittir.
Babanın kalbide kıza.
Benim hiç kalbim olmadı.